Rüya Günlükleri 2-Ölüm Ve Yaşam Şelalesi
+3
dowaa
Blood+
Kontes_Harriet
7 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Rüya Günlükleri 2-Ölüm Ve Yaşam Şelalesi
Death Note animesi tarafından ilham alınarak yazılmış ve 15 bölüm olacak bir hikayedir.Beğenmeniz dileğiyle.
Bir deftre yazdıkların yüzünden hayatın sonlanır mı?
1-Uçurum Kenarında
Gökyüzü karanlık daha sabah olmasına rağmen.Ben yine beni anlayanların yanındayım.Bilgisayar’ın başında anlamsızca yazıyorum.Arka fonda bir müzik.Farenin ard arda çıkardığı “tık tık” sesleri eşliğinde kendimi soyutluyorum dünyadan.
Başımı yavaşça perdelerle örtülmüş cama çeviriyorum.Beni kendine çeken bir şey var o camda.Yavaşça yerimden kalkıyorum.Hipnotize olmuş bir şekilde cama ilerliyorum.Ardımda müziğin içinden belirgin bir şekilde çıkan sesler bana sesleniyor.Umursamadan karanlık gökyüzüne gidiyorum.Camın önüne geldiğimde perdelere gidiyor elim zarif ve narin bir şekilde.Tenimde hissettiğim anda sertçe çekiyorum kumaş parçasını.Gökyüzü kapkaranlık.Yıldızsız ve yalnız.Güneş eşlik etmiyor bu sefer.Yalnız ve beni çağırıyor.Ona eşlik etmemi istiyor.Camı açıyorum.Açmamla soğuk bir esintinin odayı doldurması bir oluyor.Titriyorum.Titremem dolay.Çünkü üzerimde askılı siyah bir elbise var ve çıplak ayaklayım.Açık saçlarım rüzgarla beraber arkaya doğru dalgalanıyor.Başımı eğerek camdan aşağıya bakıyorum.Tahminimden yüksek.20 bilemedim 25 metre.Tereddüt ediyorum o bir saniye içinde ama karanlık gökyüzü beni çağırıyor.İlk adımımı kalorifer borusuna atıyorum.Bir diğerini camın yanındaki yatağa.Derin bir nefes alıyorum ve camın mermerine çıkıyorum.
Evin içersindeyim.Bir an sonra ise dışarısındayım.Rüzgar var.Titriyorum ama yine de camın dışındaki soğuk mermere çıplak ayakla basıyorum.Başımı kaldırıyorum ve hüzün dolu bulutlara bakıyorum.Onlarda benim gibi ağlamak istiyorlar.Fısıldıyorum.
“Ağlamayın.Geliyorum.”
Ayağımı kaldırıyorum ve boşluğa basıyorum.Basıyorum.Düşmüyorum.Havada yürüyorum.Gözlerimi kapatıyorum ve tekrar açıyorum.Bu sefer bir uçurumun kenarındayım.Artık istesem de geri dönemem.Tek yapmam gereken son bir adım daha atmak.Bu boşluğu bitirecek, beni hüzünlü bulutların yanına götürecek son bir adım daha.Atıyorum son adımımı.
İşte o anda sıçrıyorum.Terler içersinde sıcak ve yumuşak bir yatağın içindeyim.Etrafım karanlık.Karşımdaki dijital saat gecenin 3’ünü gösteriyor.Dışarıda ise köpeklerin ulumaları.İşte o zaman anlıyorum.Sadece bir rüya olduğunu.
Bir an aklıma geliyor ve yataktan kalkıyorum.Çıplak ayaklarımla soğuk zemin üzerinde yürüyorum.Bu koca evde karanlıkta yönümü bulmak sandığımdan daha kolay oluyor.Koca bir kapının önüne geldiğimde duruyorum ve yavaşça kapıyı ittirterek açıyorum.Girdiğim yer babamın çalışma odası.İlerliyorum ve kitaplığa ulaşıyorum.Daha sabah gördüğüm bir defteri çekip alıyorum ve masaya ilerliyorum.Sandalyeye oturuyorum.Defterin sayfalarını çeviriyorum.Toplam beş rüya.Birden boş sayfaya bakarken aklıma gündüz anneme sorduğumda aldığım cevap geliyor.Kesin ve sert bir tonda.
“O defterden uzak dur.”
Nedendir bilinmez ilk sayfasını açtım birden.Dağlanmış mürekkeple yazılmış iki mısra gözüme çarpıyor.
Hüzünlerle dolu olduğun için
Bekliyor olacağım geceleri rüyaların için
İki mısra sanki bana dünyanın anlamını anlatıyordu.Boş sayfayı açtım ve babamın dolma kalemi aldım.Ne yazacağımı düşündüm bir an.Kalemi deftere dokundurttuğum an istem dışı kalem oynamaya başladı.
Hüzün doluyum bu gece.Rüyalarımda ya uçurum kenarındayım ya da bir camın pervazında.Karanlık gökyüzü çağırıyor beni.Yalnızlığına eşlik etmem için.Arka fonda gelen müzikte eşlik ediyor güçlü karanlığa.
Elimi uzatıyorum boşluğa
Dokunmak, hissetmek için
Bulutların tenime değen
İpeksi dokunuşları eşliğinde
Gözlerimi içinde
Fondaki müzikle
Dans eden hüzün ve neşe
Beni anlatan üç kelime
Hüzünlüyüm bu gece…
Aslı
20 Eylül 2008
Kalemi yavaşça masaya bırakıyorum.Son kez kağıda işleyen mürekkeple yazdığım hüzünlü kelimelere balkıyorum.Defteri büyük bir gürültüyle kapıyorum.Aynı anda bulutlar haykırıyor.Benim gözlerimden bir damla kestane ağacından yapılma masaya düşerken bulutlarda bana eşlik ediyor.Gözyaşlarını topraktan,taştan ve gözyaşları gibi sudan yapılma yeryüzüne akıtıyorlar.Sandalyeden kalkıyorum ve defteri aldığım yere bırakıyorum.Yavaşça cama dönerek bulutların gözyaşlarından kaçan köpeklere ve kuşlara bakıyorum.
Ardından bir damla gözyaşı akarken kahverengi gözlerimden fısıldıyorum.
“Hüzünlüyüm bu gece…”
Not:Yorumlarınız benim için diğr yazarlar için ne kadar önemliyse o kadar önemlidir.Lütfen okuduktan sonra yorumsuz bırakmayın.Olumsuz ve olumlu bütün yorumlarınızı canı gönülden cevaplayacağım.
RÜYA GÜNLÜKLERİ
Bir deftre yazdıkların yüzünden hayatın sonlanır mı?
1-Uçurum Kenarında
Gökyüzü karanlık daha sabah olmasına rağmen.Ben yine beni anlayanların yanındayım.Bilgisayar’ın başında anlamsızca yazıyorum.Arka fonda bir müzik.Farenin ard arda çıkardığı “tık tık” sesleri eşliğinde kendimi soyutluyorum dünyadan.
Başımı yavaşça perdelerle örtülmüş cama çeviriyorum.Beni kendine çeken bir şey var o camda.Yavaşça yerimden kalkıyorum.Hipnotize olmuş bir şekilde cama ilerliyorum.Ardımda müziğin içinden belirgin bir şekilde çıkan sesler bana sesleniyor.Umursamadan karanlık gökyüzüne gidiyorum.Camın önüne geldiğimde perdelere gidiyor elim zarif ve narin bir şekilde.Tenimde hissettiğim anda sertçe çekiyorum kumaş parçasını.Gökyüzü kapkaranlık.Yıldızsız ve yalnız.Güneş eşlik etmiyor bu sefer.Yalnız ve beni çağırıyor.Ona eşlik etmemi istiyor.Camı açıyorum.Açmamla soğuk bir esintinin odayı doldurması bir oluyor.Titriyorum.Titremem dolay.Çünkü üzerimde askılı siyah bir elbise var ve çıplak ayaklayım.Açık saçlarım rüzgarla beraber arkaya doğru dalgalanıyor.Başımı eğerek camdan aşağıya bakıyorum.Tahminimden yüksek.20 bilemedim 25 metre.Tereddüt ediyorum o bir saniye içinde ama karanlık gökyüzü beni çağırıyor.İlk adımımı kalorifer borusuna atıyorum.Bir diğerini camın yanındaki yatağa.Derin bir nefes alıyorum ve camın mermerine çıkıyorum.
Evin içersindeyim.Bir an sonra ise dışarısındayım.Rüzgar var.Titriyorum ama yine de camın dışındaki soğuk mermere çıplak ayakla basıyorum.Başımı kaldırıyorum ve hüzün dolu bulutlara bakıyorum.Onlarda benim gibi ağlamak istiyorlar.Fısıldıyorum.
“Ağlamayın.Geliyorum.”
Ayağımı kaldırıyorum ve boşluğa basıyorum.Basıyorum.Düşmüyorum.Havada yürüyorum.Gözlerimi kapatıyorum ve tekrar açıyorum.Bu sefer bir uçurumun kenarındayım.Artık istesem de geri dönemem.Tek yapmam gereken son bir adım daha atmak.Bu boşluğu bitirecek, beni hüzünlü bulutların yanına götürecek son bir adım daha.Atıyorum son adımımı.
İşte o anda sıçrıyorum.Terler içersinde sıcak ve yumuşak bir yatağın içindeyim.Etrafım karanlık.Karşımdaki dijital saat gecenin 3’ünü gösteriyor.Dışarıda ise köpeklerin ulumaları.İşte o zaman anlıyorum.Sadece bir rüya olduğunu.
Bir an aklıma geliyor ve yataktan kalkıyorum.Çıplak ayaklarımla soğuk zemin üzerinde yürüyorum.Bu koca evde karanlıkta yönümü bulmak sandığımdan daha kolay oluyor.Koca bir kapının önüne geldiğimde duruyorum ve yavaşça kapıyı ittirterek açıyorum.Girdiğim yer babamın çalışma odası.İlerliyorum ve kitaplığa ulaşıyorum.Daha sabah gördüğüm bir defteri çekip alıyorum ve masaya ilerliyorum.Sandalyeye oturuyorum.Defterin sayfalarını çeviriyorum.Toplam beş rüya.Birden boş sayfaya bakarken aklıma gündüz anneme sorduğumda aldığım cevap geliyor.Kesin ve sert bir tonda.
“O defterden uzak dur.”
Nedendir bilinmez ilk sayfasını açtım birden.Dağlanmış mürekkeple yazılmış iki mısra gözüme çarpıyor.
Hüzünlerle dolu olduğun için
Bekliyor olacağım geceleri rüyaların için
İki mısra sanki bana dünyanın anlamını anlatıyordu.Boş sayfayı açtım ve babamın dolma kalemi aldım.Ne yazacağımı düşündüm bir an.Kalemi deftere dokundurttuğum an istem dışı kalem oynamaya başladı.
Hüzün doluyum bu gece.Rüyalarımda ya uçurum kenarındayım ya da bir camın pervazında.Karanlık gökyüzü çağırıyor beni.Yalnızlığına eşlik etmem için.Arka fonda gelen müzikte eşlik ediyor güçlü karanlığa.
Elimi uzatıyorum boşluğa
Dokunmak, hissetmek için
Bulutların tenime değen
İpeksi dokunuşları eşliğinde
Gözlerimi içinde
Fondaki müzikle
Dans eden hüzün ve neşe
Beni anlatan üç kelime
Hüzünlüyüm bu gece…
Aslı
20 Eylül 2008
Kalemi yavaşça masaya bırakıyorum.Son kez kağıda işleyen mürekkeple yazdığım hüzünlü kelimelere balkıyorum.Defteri büyük bir gürültüyle kapıyorum.Aynı anda bulutlar haykırıyor.Benim gözlerimden bir damla kestane ağacından yapılma masaya düşerken bulutlarda bana eşlik ediyor.Gözyaşlarını topraktan,taştan ve gözyaşları gibi sudan yapılma yeryüzüne akıtıyorlar.Sandalyeden kalkıyorum ve defteri aldığım yere bırakıyorum.Yavaşça cama dönerek bulutların gözyaşlarından kaçan köpeklere ve kuşlara bakıyorum.
Ardından bir damla gözyaşı akarken kahverengi gözlerimden fısıldıyorum.
“Hüzünlüyüm bu gece…”
BÖLÜM SONU
Not:Yorumlarınız benim için diğr yazarlar için ne kadar önemliyse o kadar önemlidir.Lütfen okuduktan sonra yorumsuz bırakmayın.Olumsuz ve olumlu bütün yorumlarınızı canı gönülden cevaplayacağım.
Sevgiler Ece
En son Kontes_Harriet tarafından Paz 12 Ekim - 18:20:19 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Geri: Rüya Günlükleri 2-Ölüm Ve Yaşam Şelalesi
gerçekten çok güzel yazmışsın hoş bir anlatım türün var devamını tüm içtenliğimle bekliyorum
Geri: Rüya Günlükleri 2-Ölüm Ve Yaşam Şelalesi
Blood+ demiş ki:gerçekten çok güzel yazmışsın hoş bir anlatım türün var devamını tüm içtenliğimle bekliyorum
Eveeet her zaman ki gibi dostuma katılıyorumm (:
- Spoiler:
- çook güzel gerçektenn :(_):
Geri: Rüya Günlükleri 2-Ölüm Ve Yaşam Şelalesi
2-Ölüm ve Yaşam Şelalesi
Aslı tüm gece uyumamıştı.Yine aynı tip rüya görmekten çekiniyor, daha doğrusu korkuyordu.Gözleri bir bulutların gözyaşlarına bir kitaplıktaki zararsızca duran günceye çeviriyordu.Anlamıyordu.Güncede kötü herhangi bir şey yoktu ama annesi kesinlikle elini sürmemesini istemişti.Bunu çözmesi gerektiği bilincindeydi Aslı.
Birden kapısının dışından gelen ayak seslerini duydu.Masanın üzerindeki saate baktı.Sabah olmuştu ve bu saatte ancak babası uyanabilirdi.Aslı hemen oturduğu yerden kalktı ve kapıya ilerledi.Yavaşça araladı ve dışarısını gözledi.Kimsenin olmadığını görünce ofisten çıktı ve kapıyı kapattı.Arkasını döndü ve odasına doğru giderken arkasından babasına ait olan kalın sesi duydu.
“Aslı.”
Genç kız yavaşça döndü.İlk defa babasına bakarken korkuyordu.Korkmakta haklıydı da.Babası gerçekten ciddi bir fideye bürünmüştü.
“Efendim baba?” diye sordu.Birden Bay Farikan gülümseyerek,
“Günaydın.Bu saatte seni ayakta görmeyi düşünmemiştim.” Dedi.Aslı fark ettirmeden derin bir nefes aldı ve gülümsedi.
“Uyku tutmadı.Şey ben giyinmeliyim.”
Bay Farikan saatine bakarak,
“Daha vakit var Aslı.” Dedi.Aslı,
“Okula erken gitmem lazım.Şey… şey için.” Diye konuştu.
“Ne için tatlım?” diye sordu bay Farikan.Aslı duvardaki saate bakarak,
“Bilim projesi için” diye salladı hemen.Bay Farikan tamam anlamında başını salladı.Aslı arkasını dönüp giderken Bay Farikan’ın suratındaki ifade değişti.Gülümsemenin yerini ciddi ve endişeli bir ifade aldı.Hemen ofisine girerek kitaplığa ilerledi.En sondaki bir günceyi çıkardı ve yazı olan son sayfasına baktı.Derin bir nefes aldı okuduktan sonra.Çünkü okuduğu Aslının el yazısı değildi ve bir buçuk sene önce kaybettiği oğlunun el yazısıydı.Son bir tek rüyayı da yazdıktan sonra rüyasındaki gibi ölen oğlunun.
Aslı açılan araba kapısından indi ve Galatasaray Lisesinin* girişine baktı.Şoför gülümseyerek,
“Küçük hanım.Sizi kaçta almamı istersiniz?” diye sordu.Aslı,
“Her zamanki saatte alırsan sevinirim Mert abi.” Dedi.Mert başının tamam anlamında salladı ve Aslı’nın okula girişini izledi.
Aslı okulun kapısından içeriye yavaşça girdi ve müzenin kapısının önündeki Derya’nın yanına ilerledi.
“Canım günaydın.”
Derya sesin geldiği yöne dönerek Aslı’ya baktı.
“Günaydın canım.Sen dün gece uyumadın mı?Gözlerinin altı torba torba olmuş” dedi.Aslı başın evet anlamında salladı ve bahçeye doğru ilerledi.Derya bir açıklama bekler bir halde genç kızın yanında yürüyordu.Aslı gözleriyle sadece son sınıfların girebildiği kantini tararken,
“Dün gece garip bir rüya gördüm.İlk önce bir camın pervazındayım sonra uçurumun kenarında.Garip bir rüyaydı.sonra uyku tutmadı.” Dedi dalgın bir tavırla.Derya,
“Bir daha anlat şunu.” Dedi ciddi bir ses tonuyla.Aslı gözlerini devirdi.Derya 5 yıldır rüyalara takmış durumdaydı.Aynı bir rüya anlamları kitabıydı.
“Bırak şu rüyayı Derya.Görkem’i gördün mü?” diye sordu arkasından.Derya arkadaşıyla inatlaşmadan,
“Evet.En son Kimya amfisine gidiyordu.” Dedi.Aslı el sallayarak,
“Sonra görüşürüz.” Dedi ve okulun içlerine doğru ilerledi.Merdivenlere yöneldiğinde birden gözlerinin önünden siyah bir karartı geçti.Pek umursamadan merdivenleri çıkmaya başladı.Çünkü lisenin içi her zaman karanlık olurdu.Eski bir binaydı Galatasaray Lisesinin ilk binası.
Kimya amfisi koridorun en sonundaydı.Yavaş adımlarla o tarafa yürümeye başladı.İki adım atmıştı ki o anda gözlerinin karardığını hissetti.En son hatırladığı şey Görkem’in bağırışıydı.
“ASLIIIIII!!!”
Birden gözlerimi açtım.Sert ve sallantılı bir yerde yatıyordum.Yavaşça doğruldum ve çevreme baktım.Bir gemideydim.
“Nasıl geldim buraya?” diye fısıldadım.Çevremde insanlar vardı ama hiçbiri bana bakmıyordu.Sanki ilerde bir yerde bir şey vardı ve oraya bakıyorlardı.Hepsinin gözlerinde korku ve telaş vardı.Meraklanarak onların baktığı yere baktım.Bir şelale vardı mavi suların sonunda ve gemi hızlı bir şekilde ona doğru ilerliyordu.Onların yüzündeki korku ve telaş anında yüzüme yansıdı.Gemilerden korkuyordum.Onlar benim için korkunun tak kendisiydi ama şimdi gemide olmamdan başka bir korku vardı içimde.Ölümün ta kendisi.Gemi son hızla şelaleye doğru ilerlerken gözlerimi yumdum hızla.Belki bu rüya hemen biter diye.Fakat gözlerimi açtığımda gemideki insanlar dışında her şey oldukları yerlerindeydiler.
Birden gemide bir tek ben kalmıştım.Birden ayaklarım istemsiz bir şekilde hareket etmeye başladılar.Beni nereye götürdüklerini bilmiyordum ama direnmeden yürüyordum.Kulağıma gelen ince ve narin bir müzik işittim birden.Nerden geldiğini bilmiyordum ama beni yönlendiriyordu.Gözlerimi kapattım o an.Ne olacaksa olsun diye düşündüm ilk an ama sonra ses kalbime işlemeye başladı.Bana yaşamı özlettiriyordu.Gözlerimi açtım ve yaklaşan şelaleye baktım.Ölüm sanki ısrarla beni çağırıyordu.Bir yandan da yaşam narin sesiyle kalmamı söylüyordu.Karar vermeliydim.Kum saatindeki kumlar teker teker yere düşerken karar vermeliydim ve verdim.Direndim.Ölüme kafa tutum kahverengi inatçı gözlerimle.Aklımda ailemin düşüncesiyle.Kalbimdeki Görkem’in sesiyle ve kanatlarımla.Sırtımda hissettiğim kanatlarımla.Beyaz ve büyük kanatlar yardımıyla yavaşça yükselmeye başladım.Ayaklarım geminin sallantılı zemininden ayrıldı.Havanın serin dokunuşları tenimde dolanırken şelale de son hızla akmaya başladı.Bu sefer sadece denizdekileri değil.Havada ve karada olan her şeyi acımadan çekmeye.Aynı güçle yaşam belli etti kendisini.Kanatlarım olmadığı kadar hızla kanat çırparken güneşi gördüm.Parlak ışıklarına baktı ve kazandım.
Genç kız yavaşça gözlerini açtı.Tanıdığı bir yerdeydi.Lisenin koridorunda yerde.Başında endişeyle bakan Görkem’e baktı ve gülümsedi.Koridor boş olduğundan kimse onun bayıldığını görmemişti.Görkem endişeyle,
“Aslı iyi misin?” diye sordu.Genç kız başını evet anlamında salladı.Görkem,
“Revire gitmek ister misin?” diye telaşla sordu ve onun kolundan tutarak kaldırdı.
“Gerek yok.Sadece uykusuzum.”
Görkem tamam anlamında başını salladı ve sıkıca Aslı’ya sarıldı.Tam bu sırada Lisenin başlama zili çaldı.Görkem,
“Dersin yok senin.Hemen kütüphaneye git ve dinlen.” Dedi.Aslı tamam anlamında başını salladı ve koridorun ilersinde olan Kütüphaneye ilerledi.Görkem genç kız kapısından içeriye girince koşturarak amfiye ilerledi.
Aslı yavaşça deri koltuğa oturdu ve gözlerini kapadı.Neler olduğunu düşünmeye çalıştı ama zihnini toparlayamadı.Bunun yerine çantasını açarak Edebiyat kitabını aradı ama onun yerine dün gece babasının ofisinde bıraktığı günceyi bulunca şaşkınlıkla donup kaldı.
“Aman Allahım.Bu nerden çıktı?” diye fısıldadı.Yavaşça güncenin sayfalarını çevirdi ve rüyasının bulunduğu sayfaya baktı.Yazdıklarına ek olarak en altta bir şey yazıyordu.Yazan kişi o kadar kötü yazmıştı ki okumak imkansızdı adeta.Biraz daha dikkatlice baktı ve okuyabildi.
“Sederoté manzeritank tetomuté yuérmonus**”
Aslı anlamsız kelimelere bakarak çözmeye çalıştı ama bildiği hiçbir dile benzemiyordu.Bunu daha sonra araştırmayı planlayarak boş bir sayfa açtı ve çantasının içinden siyah bir dolma kalem aldı.Kapağını açtı ve dün geceki gibi eli kendiliğinden kağıdın üzerinde hareket etmeye başladı.
Aslı rüyasının altına ismini yazarken gözlerinden nedensiz yere bir damla yaş düştü kurumamış mürekkebin üzerine.Birden gözyaşı hareket etmeye başladı.Sanki mürekkebi taşıyarak bir şey yazıyordu.Gözyaşı güncenin sayfasında yok olurken Aslı beliren kelimeleri okudu.
“Gregéorein menéfomı kazmasæ tetomusé yuérmonus.***”
Aslı anlam veremediği yazıya bakarken dersin bittiğini belli eden zil çaldı.
*Galatasaray Lisesini en son gezdiğimde gördüğüm kadarıyla yazmaya çalıştım.Yerler doğru omayabilir.
**Uçurumun kenarından kurtuldu prenses.
***Alamadı ölüm şelalenin oradan prensesi.
Aslı tüm gece uyumamıştı.Yine aynı tip rüya görmekten çekiniyor, daha doğrusu korkuyordu.Gözleri bir bulutların gözyaşlarına bir kitaplıktaki zararsızca duran günceye çeviriyordu.Anlamıyordu.Güncede kötü herhangi bir şey yoktu ama annesi kesinlikle elini sürmemesini istemişti.Bunu çözmesi gerektiği bilincindeydi Aslı.
Birden kapısının dışından gelen ayak seslerini duydu.Masanın üzerindeki saate baktı.Sabah olmuştu ve bu saatte ancak babası uyanabilirdi.Aslı hemen oturduğu yerden kalktı ve kapıya ilerledi.Yavaşça araladı ve dışarısını gözledi.Kimsenin olmadığını görünce ofisten çıktı ve kapıyı kapattı.Arkasını döndü ve odasına doğru giderken arkasından babasına ait olan kalın sesi duydu.
“Aslı.”
Genç kız yavaşça döndü.İlk defa babasına bakarken korkuyordu.Korkmakta haklıydı da.Babası gerçekten ciddi bir fideye bürünmüştü.
“Efendim baba?” diye sordu.Birden Bay Farikan gülümseyerek,
“Günaydın.Bu saatte seni ayakta görmeyi düşünmemiştim.” Dedi.Aslı fark ettirmeden derin bir nefes aldı ve gülümsedi.
“Uyku tutmadı.Şey ben giyinmeliyim.”
Bay Farikan saatine bakarak,
“Daha vakit var Aslı.” Dedi.Aslı,
“Okula erken gitmem lazım.Şey… şey için.” Diye konuştu.
“Ne için tatlım?” diye sordu bay Farikan.Aslı duvardaki saate bakarak,
“Bilim projesi için” diye salladı hemen.Bay Farikan tamam anlamında başını salladı.Aslı arkasını dönüp giderken Bay Farikan’ın suratındaki ifade değişti.Gülümsemenin yerini ciddi ve endişeli bir ifade aldı.Hemen ofisine girerek kitaplığa ilerledi.En sondaki bir günceyi çıkardı ve yazı olan son sayfasına baktı.Derin bir nefes aldı okuduktan sonra.Çünkü okuduğu Aslının el yazısı değildi ve bir buçuk sene önce kaybettiği oğlunun el yazısıydı.Son bir tek rüyayı da yazdıktan sonra rüyasındaki gibi ölen oğlunun.
♥♥♥♥♥♥♥
Aslı açılan araba kapısından indi ve Galatasaray Lisesinin* girişine baktı.Şoför gülümseyerek,
“Küçük hanım.Sizi kaçta almamı istersiniz?” diye sordu.Aslı,
“Her zamanki saatte alırsan sevinirim Mert abi.” Dedi.Mert başının tamam anlamında salladı ve Aslı’nın okula girişini izledi.
Aslı okulun kapısından içeriye yavaşça girdi ve müzenin kapısının önündeki Derya’nın yanına ilerledi.
“Canım günaydın.”
Derya sesin geldiği yöne dönerek Aslı’ya baktı.
“Günaydın canım.Sen dün gece uyumadın mı?Gözlerinin altı torba torba olmuş” dedi.Aslı başın evet anlamında salladı ve bahçeye doğru ilerledi.Derya bir açıklama bekler bir halde genç kızın yanında yürüyordu.Aslı gözleriyle sadece son sınıfların girebildiği kantini tararken,
“Dün gece garip bir rüya gördüm.İlk önce bir camın pervazındayım sonra uçurumun kenarında.Garip bir rüyaydı.sonra uyku tutmadı.” Dedi dalgın bir tavırla.Derya,
“Bir daha anlat şunu.” Dedi ciddi bir ses tonuyla.Aslı gözlerini devirdi.Derya 5 yıldır rüyalara takmış durumdaydı.Aynı bir rüya anlamları kitabıydı.
“Bırak şu rüyayı Derya.Görkem’i gördün mü?” diye sordu arkasından.Derya arkadaşıyla inatlaşmadan,
“Evet.En son Kimya amfisine gidiyordu.” Dedi.Aslı el sallayarak,
“Sonra görüşürüz.” Dedi ve okulun içlerine doğru ilerledi.Merdivenlere yöneldiğinde birden gözlerinin önünden siyah bir karartı geçti.Pek umursamadan merdivenleri çıkmaya başladı.Çünkü lisenin içi her zaman karanlık olurdu.Eski bir binaydı Galatasaray Lisesinin ilk binası.
Kimya amfisi koridorun en sonundaydı.Yavaş adımlarla o tarafa yürümeye başladı.İki adım atmıştı ki o anda gözlerinin karardığını hissetti.En son hatırladığı şey Görkem’in bağırışıydı.
“ASLIIIIII!!!”
9829;♥♥♥♥♥♥
Birden gözlerimi açtım.Sert ve sallantılı bir yerde yatıyordum.Yavaşça doğruldum ve çevreme baktım.Bir gemideydim.
“Nasıl geldim buraya?” diye fısıldadım.Çevremde insanlar vardı ama hiçbiri bana bakmıyordu.Sanki ilerde bir yerde bir şey vardı ve oraya bakıyorlardı.Hepsinin gözlerinde korku ve telaş vardı.Meraklanarak onların baktığı yere baktım.Bir şelale vardı mavi suların sonunda ve gemi hızlı bir şekilde ona doğru ilerliyordu.Onların yüzündeki korku ve telaş anında yüzüme yansıdı.Gemilerden korkuyordum.Onlar benim için korkunun tak kendisiydi ama şimdi gemide olmamdan başka bir korku vardı içimde.Ölümün ta kendisi.Gemi son hızla şelaleye doğru ilerlerken gözlerimi yumdum hızla.Belki bu rüya hemen biter diye.Fakat gözlerimi açtığımda gemideki insanlar dışında her şey oldukları yerlerindeydiler.
Birden gemide bir tek ben kalmıştım.Birden ayaklarım istemsiz bir şekilde hareket etmeye başladılar.Beni nereye götürdüklerini bilmiyordum ama direnmeden yürüyordum.Kulağıma gelen ince ve narin bir müzik işittim birden.Nerden geldiğini bilmiyordum ama beni yönlendiriyordu.Gözlerimi kapattım o an.Ne olacaksa olsun diye düşündüm ilk an ama sonra ses kalbime işlemeye başladı.Bana yaşamı özlettiriyordu.Gözlerimi açtım ve yaklaşan şelaleye baktım.Ölüm sanki ısrarla beni çağırıyordu.Bir yandan da yaşam narin sesiyle kalmamı söylüyordu.Karar vermeliydim.Kum saatindeki kumlar teker teker yere düşerken karar vermeliydim ve verdim.Direndim.Ölüme kafa tutum kahverengi inatçı gözlerimle.Aklımda ailemin düşüncesiyle.Kalbimdeki Görkem’in sesiyle ve kanatlarımla.Sırtımda hissettiğim kanatlarımla.Beyaz ve büyük kanatlar yardımıyla yavaşça yükselmeye başladım.Ayaklarım geminin sallantılı zemininden ayrıldı.Havanın serin dokunuşları tenimde dolanırken şelale de son hızla akmaya başladı.Bu sefer sadece denizdekileri değil.Havada ve karada olan her şeyi acımadan çekmeye.Aynı güçle yaşam belli etti kendisini.Kanatlarım olmadığı kadar hızla kanat çırparken güneşi gördüm.Parlak ışıklarına baktı ve kazandım.
♥♥♥♥♥♥♥
Genç kız yavaşça gözlerini açtı.Tanıdığı bir yerdeydi.Lisenin koridorunda yerde.Başında endişeyle bakan Görkem’e baktı ve gülümsedi.Koridor boş olduğundan kimse onun bayıldığını görmemişti.Görkem endişeyle,
“Aslı iyi misin?” diye sordu.Genç kız başını evet anlamında salladı.Görkem,
“Revire gitmek ister misin?” diye telaşla sordu ve onun kolundan tutarak kaldırdı.
“Gerek yok.Sadece uykusuzum.”
Görkem tamam anlamında başını salladı ve sıkıca Aslı’ya sarıldı.Tam bu sırada Lisenin başlama zili çaldı.Görkem,
“Dersin yok senin.Hemen kütüphaneye git ve dinlen.” Dedi.Aslı tamam anlamında başını salladı ve koridorun ilersinde olan Kütüphaneye ilerledi.Görkem genç kız kapısından içeriye girince koşturarak amfiye ilerledi.
♥♥♥♥♥♥♥
Aslı yavaşça deri koltuğa oturdu ve gözlerini kapadı.Neler olduğunu düşünmeye çalıştı ama zihnini toparlayamadı.Bunun yerine çantasını açarak Edebiyat kitabını aradı ama onun yerine dün gece babasının ofisinde bıraktığı günceyi bulunca şaşkınlıkla donup kaldı.
“Aman Allahım.Bu nerden çıktı?” diye fısıldadı.Yavaşça güncenin sayfalarını çevirdi ve rüyasının bulunduğu sayfaya baktı.Yazdıklarına ek olarak en altta bir şey yazıyordu.Yazan kişi o kadar kötü yazmıştı ki okumak imkansızdı adeta.Biraz daha dikkatlice baktı ve okuyabildi.
“Sederoté manzeritank tetomuté yuérmonus**”
Aslı anlamsız kelimelere bakarak çözmeye çalıştı ama bildiği hiçbir dile benzemiyordu.Bunu daha sonra araştırmayı planlayarak boş bir sayfa açtı ve çantasının içinden siyah bir dolma kalem aldı.Kapağını açtı ve dün geceki gibi eli kendiliğinden kağıdın üzerinde hareket etmeye başladı.
Aslı rüyasının altına ismini yazarken gözlerinden nedensiz yere bir damla yaş düştü kurumamış mürekkebin üzerine.Birden gözyaşı hareket etmeye başladı.Sanki mürekkebi taşıyarak bir şey yazıyordu.Gözyaşı güncenin sayfasında yok olurken Aslı beliren kelimeleri okudu.
“Gregéorein menéfomı kazmasæ tetomusé yuérmonus.***”
Aslı anlam veremediği yazıya bakarken dersin bittiğini belli eden zil çaldı.
*Galatasaray Lisesini en son gezdiğimde gördüğüm kadarıyla yazmaya çalıştım.Yerler doğru omayabilir.
**Uçurumun kenarından kurtuldu prenses.
***Alamadı ölüm şelalenin oradan prensesi.
BÖLÜM SONU
Geri: Rüya Günlükleri 2-Ölüm Ve Yaşam Şelalesi
ayy gerçkten çok güzel olmş devamını bekliom çok akıcı bir anlatımın var^^
Geri: Rüya Günlükleri 2-Ölüm Ve Yaşam Şelalesi
bi an hiç bitmesin istediğim anlatımını çok beğeniyorum yeni bölümü bekliycem
xMizUx- Yavaş Yavaş Gelişiyorum
- Mesaj Sayısı : 128
Yaş : 30
Rep Puanı :
Ceza Puanı :
Kayıt tarihi : 27/08/08
Geri: Rüya Günlükleri 2-Ölüm Ve Yaşam Şelalesi
Sewimlİ_HırsıZ demiş ki:güzel olmuş devamını bekliyorumm
çok teşşekkür ederim =)
çok sağol canım =)Blood+ Salı 14 Ekim - 16:59:30
--------------------------------------------------------------------------------
ayy gerçkten çok güzel olmş devamını bekliom çok akıcı bir anlatımın var^^
xMizUx Salı 14 Ekim - 21:26:19
--------------------------------------------------------------------------------
bi an hiç bitmesin istediğim anlatımını çok beğeniyorum yeni bölümü bekliycem
ay gerçekten çok sağol cnm ya =)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz